Vakitleri Allah tarafından belirlenmiş olan namaz sonsuz nimetlerle kullarına ikramda bulunan yaratıcıya şükrün bir ifadesidir.  Günlük hayatın yoğunluğu ve meşguliyeti içerisinde yaptığımız her ameli gözlemleyen yaratıcının varlığını hatırlamak ve tasdik etmektir.  Taha Suresi 14. ayet gereği Allah’a kul olmanın, yani kulluk bilincinin en açık göstergesidir namaz. “…Sadece bana kulluk et. Beni anmak/zikir için namaz kıl.”

İnsanı her türlü fahşadan, yani kötü olan fiil ve sözlerden uzak tutmanın bir basamağıdır namaz. “… Namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz fahşadan alıkoyar.” (Ankebut, 29/45)

Namaz, her tülü bencillikten vazgeçmek, nefsin kötülüklerine karşı mücadele etmektir.  
Bedenen arınmanın yanında kalben de bir arınmadır namaz. “Onlar namazlarında huşu üzerindedirler” buyurur Rabbimiz.  “Kalpte huşu ve bedende tazim hissi olmaksızın kılınan namaz gerçek namaz olmaz” der Şah Veliyullah Dehlevi. Huşu içinde Allah’a yönelen her kulun namazı bir tevbe niteliği taşır. Ve dolayısıyla kötülükleri de bir perde gibi örter namaz.“Gündüzün iki ucunda ve gecenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl. Şüphesiz iyilikler kötülükleri giderir…” (Hud,11/114)

Namaz dil, renk, ırk, mezhep, sosyal statü ayrımına “Hayır!” diyen, kolektif bir şuurun göstergesidir.  Müminleri bir araya getirmenin adıdır namaz.  Her gün beş vakit Rabbimize yöneldiğimizde tek başımıza dahi olsak Fatiha Suresini okurken “Yanlız sana ibadet ederiz yalnız senden yardım dileriz” lafzını söyler söz veririz. Yani  “BEN” değil “BİZ” vurgusunu ilahi işaret olarak tekrarlar her vakit ve rekât namazımızda müminlerin kardeşliğine ve dayanışma sorumluluğuna vurgu yaparız. Dolayısıyla namaz hayatla ve müminlerle irtibatımızın en önemli belirtisidir. 

Mekke cahiliyesinde süren mal, servet, zenginlik anlayışına ve malın tek elde toplanmasına karşı başkaldırmanın adıdır namaz. Yoksulu doyurmaya teşvik etmeyen, (Hakka, 69/34), en küçük yardımı bile çok gören (Maun, 107/7) anlayışı düzeltip yetime merhamet eden, yoksulu doyuran, insanı insana karşı sorumlu tutan bir eylemdir namaz. Bireysel değil, toplumsal bir eylemin çağrısıdır namaz.

Hayatla irtibatlıdır namaz. İnsanları karanlıktan hidayete çağıran ilahi kelamullahın yürek intifadasıdır. Hayatla irtibatı kesilenlerin namazı için “vay o namaz kılanların haline” der Rabbimiz. Ve namazla, yani hayatla bağı kopan insanların büyük bir yanılgı içinde olduğunu belirtir.

Namaz ‘haydin kurtuluşa’, ‘haydin felaha’ davetiyle tüm İslam ailesine yapılan evrensel bir çarının adıdır. Biz Müslümanlara düşen ise bu çağrıya gönülden kulak vermektir.

Zehra Türkmen

Bir cevap yazın