Tevhid, Allah’ı biremektir. Namaz ise Allah ile birlikte olmaktır. Allah’ı birledikten sonra O’na uzak durmaktan daha büyük bir cehalet olabilir mi? Namaz tevhidin eyleme dönmüş halidir. Ya da imanın ete-kemiğe bürünmüş vaziyetidir. Namaz, Allah ile barışık olmaktır. Namaz, Allah’ı önemsemek ve öncelemektir. “Allah” merkezli yaşamın günlük temrinleridir. Namaz, ilahi bir gündemdir.

Hayatın günübirlik gaileleri, gel-gitleri arasında Allah’tan kopmamak için namaz devreye giriyor. Müslüman günde beş defa hayatın yoğun temposunu durdurup, namaz ile ruhun doyum ve dolumunu sağlıyor. Durağanlıktan ve dağınıklıktan kurtulmak, yeniden doğrulmak için namaz insanın elinden tutuyor. Namaz, âlemlerin Rabbi yüce Allah tarafından günün belli dilimlerine yerleştirilmiş tevhidi bir ıslah eylemidir. Belirlenmiş aralıklarla hayatı tarama ve tanımlama imkânı sunuyor. Namaz üzerinden Allah’ın hayata müdahelesi gerçekleşiyor. Müminlerde Allah’ın müdahelesine ve murakebesine açık olduklarını ilan ediyorlar. Bu durumda namaz aradan çıkarılacak bir angarya değil, hayatın anlam ve amacıdır. İnsanın ruhu ve rayihasıdır, namaz. Evet, namaz ne bir alışkanlık, ne de üstümüzden atmamız gereken bir ağırlıktır. O bir “anma”, ”arınma” ve “adanma” ameliyesidir. Diğer bir anlamıyla da “kendinle yüzleşme” ve “Rabbinle sözleşme”  girişimidir. Görüyoruz ki, namaz yük değil, yüceliktir. Allah’a yakınlıktır. Bu bilinçle Rabbine yönelen hiç yüksünür mü?

TEVHİD, ALLAH’I BİRLEMEKTİR.

NAMAZ, ALLAH’LA BİRLİKTE OLMAKTIR.

Ramazan Kayan

Bir cevap yazın